Sevgili ODTÜlüler, Sevgili Dostlar,
Maalesef çok değerli arkadaşımız, dostumuz, abimiz, Burs Havuzu’nun Kurucusu, bursiyerlerimizin her şeyi Murat Argon’u kaybettik.
1997 yılında başlattığı girişimiyle kurulan Burs Havuzu sayesinde binlerce ODTÜ öğrencisi okudu, okulunu bitirdi. Bursla ilgili aklına gelen birçok fikri tüm cesaretiyle, enerjisiyle hayata geçirirken hep olumluluğunu en üstte tuttu.
Öğrencilerin kitap okuması gerekiyordu ama bu nasıl hayata geçecekti. Bursiyerlerle mekan olmadan da kitaplık olur dedi ve Mekansız Kütüphane kuruldu.
Bursiyerlerle mezunlar, Ankara ile İstanbul arasında nasıl bir bağ kurulabilirdi, Köprü Grubu ortaya çıktı.
İstanbul’da burs verenleri nasıl bir arada tutarız diye düşündü, ortaya düzenli caz etkinliklerine, tiyatrolara toplu gidişler çıktı.
Mezun bursiyerleri nasıl birleştirebiliriz düşüncesiyle yolu burstan geçenleri buluşturdu.
Yılmadan her hafta klasik müzik eserlerini eski ve yeni bursiyerlerle paylaştı.
Hayatını pozitiflilik üstüne kuran, yaşama karşı hep sorumlu hisseden, gülümsemesini ve sımsıkı saran sesini hiç azaltmayan, güven veren, en zarif haliyle gönülleri alan Murat Argon için istedik ki; yolu onunla kesişenler gönüllerinden geçtiğince yazılarını, duygularını, fotoğraflarını hazırlayacağımız Dernek web sitesi platformunda paylaşsınlar. Biliyoruz üzüntümüz geçmeyecek ama üzüntü de paylaşıldıkça yaşanılır hale geliyor.
Biz de sizlerden gelen ve Sevgili Murat Argon ile ilgili anılarınızı burada paylaşıyoruz.
Herkese çok teşekkürlerimizle…
Seni çok seviyoruz Murat Argon
ODTÜMİST
———–
Sevgili Murat Abi,
Hatırlar mısın, 2002 yılının çok keyifli bir akşamüstü Dernek Lokali’nde buluşmuş, bursiyerlerimizin İspanya’da Gençlik Değişimleri kampına katılmalarıyla ilgili konuşmaya başlamıştık. Akşamüstü gece oldu, gece yarısına çevrildi ve biz hala konuşuyorduk. Karşımda tüm enerjisiyle, gözlerinin içinden taşan gençlik sevgisiyle henüz yeni tanımaya başladığım biri vardı. Ardından bursiyerlerimiz İspanya’ya gittiler, döndüler, dönüşlerinde yine hep beraber buluştuk, biz daha çok biraraya gelmeye başladık ve ben de seninle beraber Burs Havuzu’nun gönüllü bir çalışanı oldum, o dönemde beni Burs Grubu ile buluşturduğun ve o günden bu yana kopmadığım için sana ne kadar teşekkür etsem yetmez.
Heyecanla Ankara’ya bursiyer görüşmelerine gidişimiz, kahvaltılara katılışımız, aralarda hadi gidelim deyip Ankara’ya ziyaretlerimiz; ne çok anımız var. Bazen tartışmaların ortasında sana bakardım; kızman gerekirdi ve kızardın da ama bu kadar güzel de kızılmaz ki derdim içimden. Bursiyerlerin kitap okuması için önayak olduğun bir kütüphanemiz vardı adı da çok manidardı, Mekansız Kütüphane. Kitaplar öğrencilerin odalarında saklanır, aralarında mesajlaşarak kitap değişimi yapılırdı. Ve bir gün Yurtlar Müdürlüğü’nden bir yurtdun girişinde yer bulunup kitapların orada alınması sağlanmıştı. Sevinçten yerinde duramıyor, açılış gününü sabırsızlıkla bekliyordun. Gittiğimiz gün önce kitapları incelemiş, raflardaki yerleşimlerine bakmış ve ardından da büyük bir keyifle minik kütüphanemizin plakasını asmıştık. Mekansız Kütüphane plakasını oraya çakarken gözlerinin içindeki sevinci ancak yaşayan bilir. Bu senenin başlarında o zamanki fotoğrafları istemiştin benden, yine bir yere gönderip bursiyerler için ne yapabilirimi düşünüyordun. O Mekansız kütüphane ile başladı bursiyerlerimizin her sene bir köyde ya da kasabada kütüphane yapması, içini kitaplarla doldurmaları. O köylerin içinde bugün bir kütüphaneden kitap alıp da okuyan genç ne kadar bilebilir İstanbul’da Murat Argon Abi’sinin yıllar önce arkadaşlarının arasında başlattığı minik bir burs katkısının bugün kendi köyüne kütüphaneyi getirdiğini. Sen sadece 1997 yılında kendi çevrende burs katkısını başlatmadın, bir suya taş attın o taşın halkaları okyanuslara ulaştı ve o halkalar da hala katlanarak sürüyor. Bugün dünyanın birçok farklı ülkesinden eski bursiyer arkadaşlarımızla yazışıyorsam, konuşuyorsam; her diyaloğun arkasında senin insanı saran gülümsemen var. Bakma böyle eski anıların içinde dolaşarak güzel anılarla beraber dolaştığıma, sana bunları anlattığıma, aslında çok kötü bir günümdeyim, içim parçalanıyor bugün, şimdi sana yazarken bile gözyaşlarım durmuyor. Nedenini anlatırım yine bir gün; hani canımız sıkıldığında arayıp uzun uzun konuşup da rahatladığımızdaki zamanlardaki gibi. Elbet buluşacağız.
Şimdi sana çok ilginç birşey daha söyleyeceğim. Hani 30 Mayıs günü seni aradım, konuşurken ‘’bir ay geçti 30 Nisan’ın üstünden seyahatteydim arayamadım, ancak şimdi doğumgününü kutlayabiliyorum’’ demiştim ve sen de kahkahalarla ‘’bunu da mı biliyorsun’’ diye cevap vermiştin, ben de çok anlam verememiştim ve konuşmaya devam etmiştim ya; bugün Söğüt ile konuşurken bu anımı anlattım. Söğüt de ‘’Aaa sen de mi biliyordun Cem, babamın doğumgününü nüfus cüzdanına yanlışlıkla 30 Mayıs yazdıklarını’’ deyince anladım senin kulağımdaki o son kahkahanın ve sorunun nedenini. Seninle anılar öyle ilginç ki, bak üstünden bu kadar süre geçtikten sonra bile bir diyalogtan başka gerçeklere geçiyoruz.
Biliyorum bir süre daha yüzyüze görüşemeyeceğiz Murat Abi. Ama bildiğim formatların dışında bir görüşme olacak bundan sonra diyelim. Yani göremeyeceğim, dokunamayacağım, duyamayacağım ama bambaşka bir şekilde hissetmeyi öğreneceğim, yine içimden konuşacağım, başka yerlerde buluşacağız. Ne olur sorma ne oldu diye; yine sen biliyorsundur da gençlere hep değer verdiğini hissetiren o gülümsemenle bilmez görünüyorsundur.
Yatağa yattığında yarın gençler için ne yapabilirim diyecek kadar hümanistlik yaşam biçimin haline gelmiş bir insansın Murat Abi. Özlüyorum uzun bir süredir ve özlemeye devam da edeceğim ama bugün özellikle o özlemim en uç noktasına ulaştı.
Dedim ya canım çok sıkkın bugün. Sorma ne oldu diye yoksa yine ağlamaya başlarım ama anlatacağım bir gün sana. Biz yine anılarımıza dönelim, eski günlerden konuşalım. O yurtlarda kalırken önümüzden geçen tilkiyi gördüğümüzdeki heyecanını ve hatta o tilkinin günün sonrasındaki sohbetlerimizde de hep bulunmasını, beraber bursiyer görüşmelerinden çıktığımızda İstanbul’a gelirken verdiğimiz molaları ya da Ankara’da işkembecide beş kişi kahkahalarla geçen geceyi hatta garson da muhabbete katılmıştı sonunda. Bak bu işkembeciyi unutmuştum, şimdi böyle düşünürken aklıma geldi de gülümseyiverdim birden.
Seni çok seviyorum Murat Abi, iyi ki bu sözü de önceden söylemişim sana. Bazen keşke söyleseydim deriz ya bunda onu yaşamadım neyse ki… Biliyorum, bugün çok duygusal olduğumu düşünüyorsun, nedenini sorma lütfen bir gün anlatacağım.
Mesajlaşmalarımızı, telefon konuşmalarımızı, görüştüğümüzdeki heyecanlı anlarımızı, güzel sesini özleyeceğim Murat Abi. Özlemle kocaman sarılıyorum. İyi ki seni tanıdım, iyi ki hayatımın son 23 senesinde hep oldun. Senin mesajları hep bitirdiğindeki gibi sevgiyle kucaklıyorum seni Murat Abi.
Cem Sarvan (MINE’89)
8.8.2024, Bolivya
———–
Tanıyanlar zaten bilirler de, tanımayanlar için altını çizerek söyleyeyim. Gördüğünüz, tanıdığınız, görüştüğünüz ilk andan itibaren, gülümsemesinden, dostluğundan, muhabbetinden uzak kalmayı hiç istemeyeceğiniz dünya iyisi bir abimizdi.
Tanıdığım, dost olduğum için çok şanslıyım. Yine de, ve belki de bu yüzden içim acıyor gittiğine.
Murat Argon’a saygı, sevgi ve özlemle…
Cem Tüzün (IE’88)
11.8.2024
———–
2016 yılında bir Kasım ayı gününde burs mülakatlarından çıkan yeni Odtülülere ODTÜ Köprü’yü anlatıyordum heyecanla.
Kütüphaneler kurduğumuzu, çocuklarla buluştuğumuzu, aslında çok şanslı olduğumuzu ve onları da aramızda görmekten mutluluk duyacağımızı paylaşıyordum herkesle. Sonra bir anda “Biraz da bana anlat, nedir bu Köprü?” diye soran bir ses duydum ve o an göz göze geldik. Gözlerimin içine hem teşekkür edercesine hem de bizim bir parçamızmış gibi bakan ve sevgiyle gülümseyen biri vardı karşımda. Bizim her parçamızmış aslında. “Bence ODTÜ Köprü’yü benden daha iyi biliyordur” diye düşündüm, kim olduğunu hiç sormadan hissetmiştim. Bu o, Murat Argon. Murat Abi, Murat Abim.
İşte Murat Abi ile ilk karşılaşmamız ben henüz ODTÜ İngilizce Öğretmenliği ikinci sınıf öğrencisi ve ODTÜ Köprü’nün yeni Genel Koordinatörü olduğum bir sonbahar gününde oldu. Onu o günden önce hiç görmemiştim ama adını hep duyardım. İstanbul ODTÜ Mezunlar Derneği kurucusu, bursiylerlerin deyimiyle bizim burs babamız.
Tıpkı gerçek bir baba gibi, abi gibi hep yanımızda… Okulunu, bizleri, derneğini hep sahiplenen ve elinden gelenin fazlasını yapan pelerinsiz kahramanımız.
O gün ben ODTÜ Köprü’yü ona anlatırken beni tüm kalbiyle dinleyen Murat Argon’un, bir gün mezuniyetimden sonra konuşacak birine ihtiyaç duyduğum her anda mesafeleri hiçe sayarak beni dinleyecek Murat Abim olacağını bilmiyordum.
Ben anlattım, o dinledi… Çılgın fikirlerime daha büyük çılgınlıklar ekledi. Onu o kadar çok sevdim ki kardeşimle tanıştırdım ve ona da abi oldu, ailemizin bir parçası oldu.
Her söylediğiyle, her öğrettiğiyle bana örnek oldu ve olmaya da devam ediyor… Bana inandı ve kendime daha çok inanmamı sağladı. Hayatı sorgulattı ve en çaresiz zamanlarımda bana umut ışığı oldu. O gülümsüyorsa biz bildiği vardı benim için.
Hayatımın miladı Murat abiciğimle hikayemiz şimdi nesilden nesile, mutlu ve sonsuz…
Huzurla, ışıklar içinde uyu Murat Abiciğim…
Bize bıraktığın bu çok değerli mirası devam ettireceğiz, gözün arkada kalmasın.
Özlemle,
Sevgiyle,
Gizem Yolcu (FLE’19)
12.8.2024
———-
Yüce Gönüllü Murat Abi,
Bir kalbin insanlık için ne kadar hızlı atabileceğini, iyiliğe teşvik etmenin en zarif hâlini, öğrenmenin güzelliğini ve estetik bir hayatın inceliklerini ben sende gördüm. Cömertliği, konukseverliği, yardımseverliği en halis ve en sınırsız hâliyle yine sende gördüm. Azmin en uzun soluklu olanına, muazzam bir bakış açısına, asil bir duruşa şahit oldum sende. Çoğunun alacaklı gibi yaşadığı şu kısacık hayatta olanca gayretinle paylaşmayı benimsemene ve aldığın her sorumluluğun üstesinden gelmene hep hayran kaldım. Bana kattığın her şey için teşekkür ederim Murat Abi, sen harika bir yol göstericiydin.
Artık yoksun ama aslında her yerdesin… Onlarca kütüphanenin rafındaki “Küçük Prens” sensin mesela. Her okuyanın yoluna yoldaş olan o “kahraman” sensin. Hayata kattığın değerlerle yüzlercesine kaynak olan o “ilham” sensin. Sen bu dünyaya çok özel ve çok güzel izler bıraktın Murat Abi.
Bilgeliğini, müşfik sözlerini, içten gülümsemeni; posta kutumda Murat Argon’un içinden geçen bir şiire, şarkıya, yazıya rastlamayı çok özleyeceğim.
Sana en çok sevgi sözcükleri yakışır;
İyi ki Sevgili Murat Abi, iyi ki tanıdım seni!
Hatice PASLI (ECE’13)
13.8.2024
———
7 Kasım 2015…
ODTÜ Kemal Kurdaş Kültür Merkezi…
İlk tanışma…
‘Burs’ kavramını özümsemiş, görüşlerini sahaya sürmüş, her geçen gün onlarca ODTÜ’lüyü aydınlatmış ve sahaya çekmiş değerli Murat Argon hocamla tanışmamızın ‘burs’ sayesinde olmasından daha doğal bir şey olamazdı.
Ankara’daki ilk bursiyer adayı görüşme sürecim, gönüllü olma, programlama, vb. adımlardan sonra aynı görüşmeci ekibinde yer aldığımız Murat Argon’un telefonda “yoldayım, geliyorum, beraberiz değil mi?” sorusunu yönelten dingin ama bir o kadar da coşkulu sesiyle başladı…
O zamanlar, adaylarımızla yüz yüze, ODTÜ atmosferinde yapabildiğimiz ve artık tarihin tozlu sayfalarına doğru hızla yol alan görüşmeler için salonda buluştuğumuzda ilk kez canlı olarak tanıştık. O deneyimli, ben çömez görüşmeci olarak…
Kişiliğinin ötesinde aynı bölümden mezun olmamız da (on küsur yıl farkla da olsa) ilk tanışmanın buzlarını çoktan kırmıştı bile…
Görüşmelerin ve kahve aralarının ne kadar keyifli olduğunu söylememe gerek yok, kendisiyle tanışan herkes biliyor zaten…
O günden beri her burs adayı görüşmesinde gönüllüyüm, varım…
Her görüşmede o ilk deneyimi ve Murat hocamı gülümseyerek anardım, bundan sonra da biraz buruk ama yine gülümseyerek anacağım…
Hocam’a sevgilerimle…
M. Murat Önder (MAN’83)
13.8.2024
———
Mayıs 2018. Çok canı sıkılıyordu. Hadi seni benim ceviz tarlasına (250 ağaçlık cevizliğim var orada) götüreyim, çalıştırayım dedim. Çanakkale- Biga’ya gittik. Üç gün kaldık. Tarlada ot temizledik, akşamları demlendik. İstanbul’a dönünce; “nasıl rahatladım, nasıl iyi geldi bana” dedi. Bir süredir de benim işçiliğimi beğenmedin galiba, Cevizliğe götürmüyorsun, diye takılıyordu. Ekimde ceviz toplamak için gitmeyi planlıyorduk. Hayat çok farklı planlar yapıyor. Çok arayacağız😢😢😢
Necmettin Oktay (STAT’76)
13.8.2024
———-
Mehlika Bulut (BA’80)’un arşivinden
———
Tek kelimeyle duygulandım.
Sayın Argon ile hiç tanışmadık ama yazılanları okuduğumda, kendisini sanki çok yakın bir arkadaşımmış gibi hissettim.
Ne mutlu ki bu dünyadan iz bırakarak ayrılmış.
Toprağı bol olsun, mekanı cennet olsun.
Tüm sevenlerine sabır diliyorum.
Sevgi ve saygılarımla…
Saime Kadriye Özbay (ECON’73)
14.8.2024
———
Eğitim ve öğrenciye destek konusunda yüksek gönüllü bir ODTÜlü…
Sevgili Murat Argon’u Selçuk Koçum vasıtasıyla tanıdım. Kendisini tanıdığımda; yoğun iş hayatını tamamen bırakmış, benim de yaşadığım Büyükçekmece’nin sahil tarafında sakin şehir yaşamına geçmişti. Murat Argon 1997 yılında ODTÜ öğrencileri için burs fonu kurulmasına ve kaynaklar oluşturulmasına önayak olan; çağdaş eğitim ve öğrenci dostu bir ODTÜ mezunuydu. Onun ODTÜ İstanbul Mezunlar Derneğinin Burs Çalışma Grubundaki aktif dönemine denk gelmedim. Fakat, Büyükçekmece sahilinde buluştuğumuz vakitlerde, o ODTÜ öğrencileri için geçmişte yapılan çalışmaları heyacanla anlatıyor, bundan sonra neler yapılabileceğine ilişkin fikirler üretiyordu. Son derece munis, kibar ve entellektüel kişiliğinin yanı sıra eğitime ve öğrenciye destek konusundaki gönüllülük derecesi beni çok etkilemişti.
ODTÜMİST’in Maraton Çalışma Grubu ile yürüttüğü çalışma; İstanbul Maratonuna katılan sporcuların açtığı bağış kampanyaları ile ODTÜ burs havuzuna bağış toplamasını teşvik edip yönettiği, her yıl tekrarlayan önemli bir çalışmadır. 2019’da ODTÜMİST Maraton Çalışma Grubuna bölüm arkadaşım Cem Tüzün (IE87) başkanlık yapıyordu. Maraton Çalışma Grubu İstanbul’un değişik ilçelerinde ODTÜlülerin ve ODTÜ dostlarının katılacağı koşular düzenliyordu. Bunlardan biri de 20 Temmuz 2019’da Büyükçekmece’de yapılacaktı. Burs fonunun kurucusu sevgili Murat Argon’un da bu koşuya katılmasını rica ettiğimizde, koşacak kondisyonunun pek yeterli olmadığını ifade etmiş, buna rağmen katılıp parkurun bir kısmını bizimle koşmuştu. O fedakar, munis yüzünü hatırlayacağımız bu güzel fotoğrafı bizlere hatıra olarak bıraktığını 8 Ağustos 2024 tarihinde kaybettiğimizde anladık. ODTÜ öğrencileri için yaptığın yüksek gönüllü çalışmaların unutulmayacak; huzur içinde uyu sevgili Murat hocam.
Seda Taşkeser IE87
15.08.2024
———
Murat Argon
ODTÜ’lü olmayı en güzel yansıtan abimdi. Her konuşması, her tavrı, her gülüşü sıcak sevecen öğretici yönlendirici idi.
Vericiliği, mütevaziliği ve takdir ediciliği çoook ender rastlanan özel bir şahsiyetti.
Uzun süreler sohbet etmeyi sıkılmadan sürdürebildiğim belki de tek kişiydi.
Tanıdığım Argon un yaşamı sanki bir yaşanmışlığın özrünü bulma çabası kadar fedakarca idi. Burs havuzu da bunun en önemli oluşumu oldu herhalde.
En son buluşma çabalarımız bir türlü denk getiremeyince bizi Büyükçekmece’deki evinde ziyaret etmiş bir şişe viskiyi açıp sohbet etmiştik güzel manzaraya karşı.
Bir dahaki sefere ona terasta saksafon çalacaktım viski içerken.
Devamı kısmet olmadı şimdilik.
Tekrar buluşacağımıza inanarak orada hoşça kal diyorum Murat Abime.
5 Ekimde sizlerle olmayı çok arzu ederdim üzgünüm.
Kucak dolusu sevgilerimi gönderiyorum hepinize.
Kemal Günal
1 Ekim 2024
———
Sevgili Murat’la 1966 senesin de tanışmıştım ve ODTÜ de bir çok kez arkadaşlarla beraber ders çalıştık çalışalım derken sonunda çalıştığımız kağıtları uçak yapıp apartmandan aşağıya uçurduk. Sevgili Gülsen ve Murat İdari Bilimler Fakültesi, hatta ODTÜ’nün en güzel ideal çiftiydi. Mezuniyetten sonra Aksu iplik Dokuma ve Boya Apre fabrikalarında 3 sene beraber çalıştık. Yine sınıf arkadaşımız Arif Serdengeçti de bizimle beraberdi ve çok keyifli bir çalışma dönemiydi. Her ne kadar Murat benim ofiste müzik çalmama ve bazı geç kalmalarıma kızsa da.. Söğüt doğduğunda heyecanla hastaneye gitmiştim Taş bebek gibi çok güzel bir çocuktu Söğüt. Daha sonra ben Aksu’dan ayrıldıktan sonra Boğaziçi Üniversitesi’nde çalışmaya başladım ama arkadaşlığımız hep devam etti. Benim nikah kokteylimde yine beraberdik ve daha sonra ailecek gittiğimiz Pamukkale, Afrodisias, İtalya, Kuşadası, Efes, Çanakkale, Ankara gezilerinde hep beraberdik. Son dönemlerde de Murat ve ilk okul arkadaşı Tuğrul Yalnızoğlu ile yine gençlik arkadaşı Miray beni de kanka yapmışlardı ve ne zaman buluşsalar beni de dahil ediyorlardı. Murat’la vefatından 3 gün önce son telefonda konuşmuştum. Kaybına hiç inanamıyorum. O candan, samimi, iyiniyetli dost insanı çok ama çok özleyeceğim. Işıklar içinde huzurlu uyusun sevgili Murat Hep nostalji ile hatırladığım bir dönem oldu. Bir öğle arası karşımızda ki hipodromda ben de atlar gibi koşarım diye iddia edip, döndükten sonra ki 4 saat kıpkırmızı bir suratla oturmuştum. Murat da koşu atı olmadığını anladın herhalde demişti.
Nur Bekata Mardin
4 Ekim 2024
———
Yorum yap